25 Aralık 2010 Cumartesi

de ki: ona küçük sürprizler yapmayan bizden değildir.


23 Aralık 2010 Perşembe

besin piramidi mısır da mı lan?

17 Aralık 2010 Cuma






düşeyazdım. keşke düşese yazsaydım ya da düşeş gelseydi. sikeyim.

14 Aralık 2010 Salı

ofiste kus cıvıltısı duymak güzelmiş lan bi gaylik doluyor insanın içi

ps:sercan kuş olsa beslenir ki bu

9 Aralık 2010 Perşembe

hayat dedi oyle garip ki anan sikilmeden sen dogamıyorsun...

herkezzz toplansınnnnn

kim olursa nasıl olursa ve ne olursa olsun herkese soylenebilecek en agır sozu soylemiştir nazım.herkes farklı olmak ister,hiç kimse herkes olmak istemez yine de her sey olmak isterken herkes olmus insanlarla doludur tarihimiz.

insan karsısındaki, karsısında ki statusu ne olursa olsun: ister sevgili, ister arkadas, ister patron egosunu tatmin edebilecek farklı hissettirecek bir aidiyete sahip olmak ister. ve o aidiyet kayboldukca normallesir.

yine de herkes olmaktansa hic olmak secilir/secilmelidir en azından herkesın sıradanlıgı ,hicin yokluga tercih edilmelidir yoklukta bir nevi normsuzluktur

ya duvar kağıtları gider ya ben demiş gider ayak oscar wilde bir duvar ustası ya da bir boyacı, kaprisli bır ev hanımı cumlesı belki ama kimin dediği onemli nasıl ki en guzel sevgi sozcukleri ya da en agır kufurler soyleyen insandan dolayı anlamsızlasırsa, en ufak seyler soyleyene baglı cekilen ızdırap, dostun attıgı gul mısalı acıtmak

baska seylerde demis bu gay daha cok sevdiğim

Bir öğleden sonra, Cafe de la Paix'de oturmuş, Paris hayatının muhteşemliğini ve sefaletini seyrediyor ve bir yandan içkimi içerken, karşımdaki gurur ve yoksulluğun tuhaf karışımlı manzarasına bakıyordum ki, birinin bana seslendiğini duydum. Dönüp bakınca Lord Murchison'u gördüm. Üniversiteden bu yana, neredeyse 10 yıldır görüşmemiştik, ona tekrar rastladığıma sevinmiştim, içtenlikle el sıkıştık. Oxford'dayken çok iyi dosttuk, onu çok severdim, çok yakışıklı, asil, vakurdu. Hepimiz her zaman doğruyu söylemezse, onun çok ünlü biri olacağını düşünürdük ama gerçekten de onun açık sözlülüğüne hayrandık, onu epey değişmiş buldum, endişeli ve şaşkın gözüküyordu, sanki bir şey hakkında şüpheler içindeymiş gibiydi, bunun çağdaş şüphecilik olamayacağını hissediyordum çünkü Murchison muhafazakar partinin en büyük destekçilerindendi ve Pentateuch'e Lordlar Kamarası'na inandığı kadar inanırdı. Bu yüzden bunun bir kadın yüzünden olduğu sonucuna vardım ve evlenip evlenmediğini sordum.

"Kadınları yeterince anlamıyorum" diye cevap verdi.
- Azizim Gerald, kadınlar sevmek içindir, anlamak için değil..
- Güvenmediğim birini sevemem.
- Galiba hayatında gizemli bir şeyler var, anlat bana Gerald.
- Burası çok kalabalık, arabaya binelim, hayır, sarı bir araba olmasın, başka bir renk olsun- şuradaki koyu yeşil olanı iyi..
Biraz sonra Madeleine bulvarına doğru gidiyorduk.
- Nereye gidiyoruz? diye sordum.
- Nereyi istersen, Bois'daki lokantaya, orada yemek yeriz, sen de bana neler yaptığını anlatırsın.
- Önce senin anlatmanı bekliyorum, şu esrarengiz şeyi anlat..
Cebinden gümüş kilitli, küçük bir deri kutu çıkardı ve bana verdi, açtım, içinde bir kadın fotoğrafı vardı, uzun boylu, zayıftı, iri gözleri, dağınık saçlarıyla tuhaf bir görünümü vardı, medyuma benziyordu, ve pahalı bir kürk giymişti.
Bu yüz hakkında ne düşünüyorsun? Güvenilir mi? diye sordu.
Resmi dikkatle inceledim, bana sakladığı bir şeyi olan biri gibi gözüktü, ama bu sakladığı şeyin iyi mi, kötü mü olduğunu bilmiyordum, esrarengiz bir güzelliği vardı, dudaklarındaki gülümseme de gerçekten tatlı olmaktan çok uzaktı...
Gerald sabırsızca sordu:
- Eee, ne diyorsun?
- Yas tutan bir Mona Lisa...onun hakkındaki her şeyi anlat bana
"Şimdi değil, yemekten sonra" dedi ve başka şeylerden konuşmaya başladık..
Garson kahvelerimizi ve sigaralarımızı getirince, Gerald'a sözünü hatırlattım, yerinden kalktı, odanın içinde bir aşağı, bir yukarı üç kez yürüdü ve bir koltuğa gömülerek bana aşağıdaki hikayeyi anlatmaya başladı:
Bir akşam, saat 5 gibi, Bond caddesinde yürüyordum, arabalar tıkış tıkıştı, trafik neredeyse durmuştu, o kadar kalabalıktı, kaldırımın kenarında üstü açık, küçük, sarı bir otomobil duruyordu, neden bilmiyorum dikkatimi çekti, içinde sana resmini gösterdiğim kadın vardı ve anında beni kendine çekti, bütün gece ve ertesi gün hep onu düşündüm.
Ertesi gün yukarı aşağı o kahrolası caddede gezindim, tüm arabalara baktım ve o sarı otomobili bekledim, fakat isimsiz güzelimi bulamadım, sonunda onun sadece bir hayal olduğunu düşünmeye başladım. Bir hafta kadar sonra Madam de Rastail ile akşam yemeği yiyordum, yemek saat sekizdeydi, fakat sekizbuçukta hala salonda bekliyorduk, sonunda uşak kapıyı açtı ve Lady Alroy'un geldiğini söyledi. Bu aradığım kadındı. Gri danteller içinde, bir ay ışığı gibi, yavaşça içeri girdi, onu masaya benim buyur etmem istendi ki, buna çok sevinmiştim, oturduktan sonra tamamen masumane bir şekilde, "Lady Alroy, birkaç gün önce galiba size Bond caddesinde rastladım" dedim. Yüzü sarardı ve çok yavaş bir sesle bana " lütfen yüksek sesle konuşmayın, duyulabilir" dedi. Bu kadar kötü bir başlangıç yaptığım için kendimi berbat hissettim ve Fransız tiyatro oyunlarından bahsetmeye başladım, kadın çok az ve hep aynı melodik sesle, sanki birisinin duymasından korkuyormuş gibi konuşuyordu, kendimi tutkuyla ve aptalca aşık hissediyordum ayrıca onu çevreleyen, tanımlanamaz esrarlı hava merakımı cezbediyordu. Yemekten hemen sonra gidiyordu ki, onu tekrar görebilecek miyim diye sordum. Bir an tereddüt etti, yanımızda kimse var mı diye göz attı, ve sonra "evet, yarın beşe çeyrek kala" dedi. Madam Rastail'e onu bana anlatmasını rica ettim fakat tüm öğrenebildiğim şey onun Park Lane'de güzel bir evinin olduğu ve dul olduğuydu ve dullar hakkında sıkıcı bilimsel bir tez, evliliklerin ömürlerinden örnekler verilmeye başlayınca eve gittim.
Ertesi gün tam vaktinde Park Lane'e gittim, fakat uşak Lady Arlov'un az önce gittiğini söyledi. Çok mutsuz ve şaşkın bir şekilde klübe gittim ve uzun uzun düşündükten sonra, ona bir mektup yazıp, başka bir öğleden sonra tekrar gelme şansımın olup olmadığını sordum, birkaç gün cevap gelmedi, sonunda Pazar günü saat dörtte evde olacağını bildiren ufak bir mesaj aldım, altında da olağanüstü bir not düşmüştü: "Lütfen tekrar bana yazmayın, gelince size nedenini açıklarım". Pazar günü beni kabul etti, çok çekiciydi, fakat giderken tekrar ona mektup yazarsam, zarfın üzerine "Bayan Knox, Whittaker Kütüphanesi eliyle, Yeşil Cadde," yazmamı rica etti. "Kendi evime mektup yazmanızı istemememin nedenleri var" dedi.
O sezon sıksık gördüm, her zaman üzerinde o gizemli hava vardı, bazen üzerinde bir erkeğin baskısı var diye düşündüm ama o kadar yaklaşılmazdı ki, inanamadım. Herhangi bir sonuca varmak benim için imkansızdı, sanki müzelerdeki tuhaf kristal kürelere benziyordu, bir an berrak, bir an sisli...sonunda ona eşim olup olmayacağını sormaya karar verdim, onu ziyaret ettiğim her seferde, bana yansıttığı esrardan bıkmış, yorulmuştum, kütüphanede ona ertesi Pazartesi saat altıda beni görüp göremeyeceğini yazdım, evet cevabı verdi ve sevinçten havalarda uçuyordum, esrarına rağmen karasevdaya tutulmuştum, sonuç olarak şimdi düşünüyorum da, sevdiğim kadının kendisiydi, esrarı ise beni deli ediyor, üzüyordu. Niye esrarını takip ettim ki?
- O zaman mı anladın? diye bağırdım.
- "Korkarım öyle, sen kendin karar ver" dedi.
Pazartesi geldiğinde amcamla yemeğe gittik ve saat dört gibi, kendimi Marylebone yolunda buldum, biliyorsun amcam Regent's Park'da oturuyor, Piccadilly'ye gitmek istedim ve köhne sokaklardan kestirme bir yol tuttum, birden önümde Lady Arlov'u gördüm, yüzünde tül vardı ve hızlı hızlı yürüyordu. Caddenin sonundaki eve gelince, merdivenleri çıktı, kapının mandalını açtı ve içeri girdi. Kendi kendime "İşte esrar" dedim ve çabucak evi incelemeye koyuldum, kiralık odalarla dolu bir eve benziyordu, kapının eşiğinde mendilini düşürmüştü, aldım ve cebime koydum, sonra ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım ve casusluk yapmaya hakkım olmadığı sonucuna vardım ve klübe geri döndüm. Saat altıda ona uğradım, üzerinde her zaman giydiği gümüş rengi, elbisesi ve tuhaf madalyonuyla kanepede uzanmıştı, çok sevimli görünüyordu, "Seni gördüğüme sevindim, bütün gün dışarı çıkmadım" dedi. Şaşkınlıkla ona baktım ve cebimden mendili çıkartıp ona uzattım, çok sakin bir sesle " Bunu bu öğleden sonra Cumnor sokağında düşürdünüz Lady Alroy, orada ne yapıyordunuz?" dedim.
Bana korkuyla baktı ama mendili almak için bir hareket yapmadı.
- Ne hakla beni sorguya çekiyorsunuz?
- Sizi seven bir erkeğin hakkı olarak! Buraya eşim olmanızı teklif etmek için gelmiştim!
Lady Alroy, yüzünü elleriyle kapattı ve gözyaşlarına boğuldu. "Bana anlatmanız gerekir" diye devam ettim. Ayağa kalktı ve yüzüme bakarak,
" Anlatacak bir şey yok, Lord Murchison." dedi.
- Biriyle buluşmaya gittin! Gizlediğin şey bu?diye bağırdım. O zaman korkunç bembeyaz oldu ve " Kimseyi görmeye gitmedim" dedi. "Gerçeği anlatamaz mısın?" dedim, çılgına dönmüştüm, söyledim dedi. Delirmiştim, çılgına döndüm, ne söylediğimi hatırlamıyorum ama ona çok kötü şeyler söyleyip, sonunda evden çıktım. Ertesi gün bana bir mektup yazdı ama açmadan geri gönderdim ve Alan Colville ile Norveç'e gitmek için hazırlandım. Bir ay sonra döndüm ve Morning Post gazetesinde gördüğüm ilk şey Lady Arlov'un öldüğü haberiydi!
Operaya gittiği bir gün soğuk almış, ciğerleri iltihaplanmış ve birkaç gün içinde ölmüştü. İnzivaya çekildim, kimselerle görüşmedim, onu çok sevmiştim, onu delicesine sevmiştim. Allah'ım o kadını ne kadar çok sevmiştim!..
- O caddedeki eve gittin mi?
- Evet.
Bir gün, Cumnor caddesine gittim, elimde değildi, şüphe içinde kıvranıyordum, kapıyı vurdum, saygıdeğer görünümlü bir kadın açtı, kiralık oda olup olmadığını sordum, odayı kiraya vereceğim fakat leydiyi 3 aydır görmüyorum, yani tutabilirsiniz...
Leydi bu muydu? diyerek fotoğrafı gösterdim. "Evet o, ne zaman dönecek beyefendi? " dedi. Leydi'nin öldü diye cevap verdim.
- Ah, olamaz! Olmasın! en iyi kiracımdı, sadece odada oturmak için haftada 3 gine verirdi..
- Burada birisiyle mi buluşurdu? Dedim. Ama
Kadın buluşmadığını konusunda beni temin etti, hep yalnız başına gelirmiş, kimseyi görmemiş.
- Peki burada ne yapıyordu? diye bağırdım.
- Sadece salonda oturur, kitap okur, bazen de çay içerdi...
Ne diyeceğimi bilemedim ona bir altın lira verdim ve gittim. Şimdi tüm bunlara ne diyorsun? Kadının doğru söylediğine inanmıyor musun?
- İnanıyorum.
- O zaman Lady Alroy o eve niye gidiyordu?
- Azizim Gerald, Lady Alroy sadece esrarengiz biri olma takıntısına sahip bir kadındı, yüzünde tülle oraya gitmekle, kendisini bir roman kahramanı gibi hissediyordu, esrarengiz şeylere tutkusu vardı, odayı o yüzden kiraladı, aslında esrarengiz olmayan bir Sfenks'di..
- Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
- Eminim.
Gerald, deri çantayı aldı, açtı ve kadının resmine baktı ve sonra
- Acaba?... dedi.

neyse sonuc bizim evde duvarlar saten perdelerde store
azıcık duvar kağıdı olsa kolaydı aslında olmadığına gore
ya ben ya ben

hayatım

season 25 episode 3

8 Aralık 2010 Çarşamba

düz yaşayamadım hiç
yine akşamdan kalmayım
dünyam dönüyor

galileo galilei

6 Aralık 2010 Pazartesi

önü kapalı çarşı;
arkası mısır çarşısı.
milfler mi gençleşti
biz mi yaşlanıyoruz ???
bu sehrin havası suyu insanı trafiği her seyi orospu
biz de onun cocukları

5 Aralık 2010 Pazar

güzelim pazarın içine yağmur yağması

4 Aralık 2010 Cumartesi

hazırlıklara başlayın

geçen gün kafama kuş sıçtı. 2 defa hemde üst üste. gittim 2 tane piyango bileti aldım hemen. bu sene garanti tutturuyorum olm. ev bakmaya başlayın. triplex falan olsun aq.

2 Aralık 2010 Perşembe

sp

senin adında hic kimseyi tanımıyorum dedi bu dudaklar
oysa
senin tadında hic kimseyi tanımadı bu dudaklar

off the record

kayıtdışıdır her sey ask sevgi nefret ve sevişmek insana ait tum duygular ifsa edilmemelidir asla... bazı seylerin acıga cıkması bazı insanları gucsuzlestirirken bazıları guclendigini hisseder ama guc hıc bir zaman baskaları karsısında ki konumun değildir bir zamanlar oldugun senle simdi ki sen arasında bulunan farktır sanki
gizli kalmamalıdır hıc bır sey
belki
hayat kapalı kapılar ardında yasamayı bırak beyin hucrelerimin yarı gecırgen halinı bile kabullenemeyen kafamın icinde buldugum seffaflık
bazı asklar biteceğini bildigin icin vardır ve bazıları sırf bitmesi icin bile yasamaya deger..


Ve boyledir işte birbirimizin hic bir seyi olmayacagız derken herseyi olursun her seyi olacagız dediginde de bir bakarsın hic kimse hic bir sey hic bir sekilde hic bir sik olmamısken hıc olmussundur.

kayıtdısı'da/ha guzeldir hayat
-uzayda hayat var mı ?
-dunya nerede yarragım

azrail

gelince sen caldır
ben cıkarım

ruh

mahserin 4 tatlısı

kazandibi-kunefe-kaymaklı ekmek kadayıfı-keşkul

yaşasın elma

yerin bizi çekmek istediği kadar ağırız

severler guzeli gencuse

Yaklaşık olarak 1400 yıl önce Hint İmparatoru satranç oyununu yanında bir hediye ile İran Şahı’na gönderir. İmparator oyunla ilgili hiçbir kuralı, ipucu vs. yazmaz ancak şöyle bir mesaj vardır;

kim daha çok düşünüyor,
kim daha iyi biliyor,
kim daha ileriyi görüyorsa, o kazanır.
işte hayat budur.

İran Şahı dönemin ünlü alimlerinden Büzur Mezir’e satrancı göndererek oyunu çözmesini ve Hint İmparatoru’na göndermek üzere yeni bir oyun icat etmesini emreder. Vezir haftalarca çalıştıktan sonra her taş hareketini ve oyunu çözer. Haftalarca düşündükten sonra 10 gün içerisinde tavlayı icat eder. Hint İmparatoru’na tavla ile birlikte gönderilmek üzere şöyle bir mesaj hazırlanır;

Evet, kim daha çok düşünüyor,
kim daha iyi biliyor
kim daha ileriyi görüyorsa, o kazanır.
ama biraz da şanstır.
işte hayat budur.

Tavlada karşılıklı 6 hane 12 ayı, 15 siyah ve 15 beyaz pul bir ay içindeki 15 gece ve gündüzü ve yine karşılıklı 12 hane ise günün 24 saatini temsil eder.
Kötü yola düşmüş gecelerden geliyorum.
Kusura bakma gözlerim biraz kirli...

ey iman edenler

Naber ?

behzat ç.

ne diim bilemedim
talihli ve yedek talihli arasında bir yerde hissediyorum kendimi,

1 Aralık 2010 Çarşamba

kurban bayramından sonra etrafa baktığımda kratos gibi hissettim.

şimdi çekilin ayağımın altından

lost, fringe, the event

yeter lan uçak düşürdüğünüz orospu çocukları

30 Kasım 2010 Salı

herkesin ve herşeyin kaldıramayacagı seyler var suyun bile
evreka...

27 Kasım 2010 Cumartesi

bi de bu var

WTF?!!

önce şöyle bişi vardı. bunu hepiniz bilirsiniz.
bildiğin lamba
sonra bu çıktı piyasaya...
hasiktir
 fakat o da nesi?!!

WTF?!!!
noluyor olm? bu ne ya yumurta tavuk olayına döndü bu.

23 Kasım 2010 Salı

kısaca amerikan tarihi

-abi soğuk oldu ceketleri değişelim mi ?

kedi lan

tanıdık kulak burun bogazcı var mı lan

. -van gogh-

20 Kasım 2010 Cumartesi

küçük bir martıdır jonathan

-papağan gibiyiz azizim dedi,hayatın bize öğrettiği kelimeleri tekrar etmeye çalışan sopasına tünemiş çekirdeği oldukca mutlu...fakat ne ses diye cıkarttığımız o gürültü bize aittir.ne tünediğin sopa ne de çekirdek

19 Kasım 2010 Cuma

-eşeğe varıyom karıya varamıyom yalçın abi
-o nasıl laf olum eşekarısı soksun dilini
-ona da varamıyom sarı siyah giyinince beni nasıl tahrik ediyor halbuki

blog adam oll

yazı yazalım lan
ne bilim kuşlar olur vapurlar olur
esnaf ve sanatkarlar odası olur,şimdi ne kadar kassam esnaf ve sanatkarlar odasından güzel yazı çıkmaz,aslında konuyla alakası yoktu ama zırnık sanatkarlık kaygısı taşımadığımıza göre size esnaf ve sanatkarlar odasından bahsetmek istiyorum(bundan sonra ESF) neyse sikerler yazı mı yazılır bu saatte a.q.

bi sürü taslak falan var orada yarım yaarım; benim demem o ki işlerinizi yarıda bırakmayın olum



*zırnık kaygısı güzel kelimeymiş ben bilememişim

10 Kasım 2010 Çarşamba

kızlar ayık olun




yarakafedersin: elimde 35 numara bir çift var. götü yukarıdaki hatunlarınki gibi olan bayanlara selam ederim.

legalise ot

it

9 Kasım 2010 Salı

prensiklerim -1-

watch out where the huskies go,
and don't you eat that yellow snow

T REX!

bilimsel bi durum var burda
Bu arada AUDIOSURF oynayın olm.

6 Kasım 2010 Cumartesi

high as a fucking kite!!!11bir
muşta takıp yastıkları mı yumruklasam?

bu arada

mereba ben geldim!

boru seslerine dair

vu olduğunu duydum.

gunun konusu

Gay Bardan hatun kaldırma
oyuncular:crayz boy trexxXxx

gunun kosusu

Gay Bardan hatun kaldırma
oyuncular:crayz boy trexxXxx
boru sesi nasıl ti lan

4 Kasım 2010 Perşembe

her toplumun kamburu

victor hugo az doğuda doğsaydı

Quasimodo cami avlusuna bırakılır
esmeralda yayık ayranı verirdi
mahallenin delisine

adaletse en fazla
minareden yuvarlansın frollo
ne farkederse artık
asıl/dı/an hep esmeralda

3 Kasım 2010 Çarşamba

gametimeagain

gunes dogarken tepelerin ardindan oynamaya gelir teletabiler birbirinin ardindan

dipsi
lala
po

haa bir de tinkivinki

2 Kasım 2010 Salı

we love zach

amım olsa eğleneceğim adama saklardım...

sevgili penis sahibi

ananın rahminden özgürlük diye çıksanda
prangayı vuracak başka bir am bulursun

4 Ekim 2010 Pazartesi

22 Eylül 2010 Çarşamba

okey'e 4. aranıyor

baba-oğul-kutsal ruh

15 Eylül 2010 Çarşamba

zaman yolculuğu şeysi

ben bişi diyemedim. bi de siz BAKIN lan.
harbiden extraterrestrialmışsın a.q.

karamba karambita

bir gün karambole şirketimiz falan olursa tersine uyuşturucu testi yapmadan adam almam haberiniz olsun

9 Eylül 2010 Perşembe

yumulun!

6 Eylül 2010 Pazartesi

yaşlanıyoruz şaka maka

duke nukem forever ın bazı fuarlarda demo olarak boy göstermesi yaşlandığımızı değilde neyi gösterir

4 Eylül 2010 Cumartesi

kaming suun

diablo çıkınca "gotnolife" moda geçiceğim aşikarken bi de başımıza poisonville çıktı...
biraz gta, biraz mafia wars, biraz da memegötmeme...
yapımcısı playboy olan oyun bi göz atmaya değer zaar.

saatsiz maarif takvimi

bu videoyu izlerken: yukarı ve sol ok tuşlarına aynı anda bastığınızda "snake" oynunu oynayabileceğinizi biliyor muydunuz?





1 Eylül 2010 Çarşamba

bi lape vardı...

noldu lan ona?
büyüdü mü acaba?

31 Ağustos 2010 Salı

manucho

Bucaspor teknik direktörü Bülent Uygun; müjde'nin sesini dinler...

Weeds adamları yapmış mirim

bütün gün evde oturan adamın maceraları

tv programı yalan söylemiyorsa show'daki doktorlar dizisi 300 dakika sürüyor. korkuyorum aq

havalar serinledi biraz sanki

ata sporumuz güreş değil de; buz hokeyi, beyzbol ya da golf gibi dayak atmaya yarayan bir ekipman kullanılarak yapılan bi spor olsaydı, etrafımızda pikniğe gittiğinde "arabaya koymalık odun" toplayan adamlar olmazdı.

yaz bitti lan

26 Ağustos 2010 Perşembe

style dediği şey bildiğin jutsu işte

aranızda naruto okuyan yada izleyen varsa şuna bi göz atın.
zira aklı çıkabilir ben gibi

22 Ağustos 2010 Pazar

avatar

bu akşam kaptım yiğeni gittim son hava bükücü yü izledim ben. peşin peşin söylüyorum: İZLEMEYİN.

bok gibi olmuş olm. misal çizgi filmi izleyenler hatırlar toprak bükücüleri denizin ortasından metalden bi ortama hapsediyolardı bükemesinler diye. filmde buna gerek görmemişler adamları bildiğin toprağın üstünde esir etmişler. yanlarında da dağ var. lan mal herifler silah o dağın tamamı. büksenize! avatar desen bildiğin çocuk tombul mal bi suratı var. ayrıca çizgi filmdeki önemli iş emanet edilmiş boş adam tavrından eser yok. ne bi espri ne bi oyun. bunalımlı bi tip yapmışlar çocuğu. fakat aang in coştuğu "eyt koçum!" dedirttiği anlar yok mu var tabi. aang sonuçta bu taşakları ortaya seriyor arada.

he bide bükerken yaptıkları haraketler biraz fazlaydı. çizgi filmde her el kol hareketinde havadır sudur bişiler yollayan adamlar küçücük bi esinti için bile 5 dakka dans ediyolar.

artı herkesin kafası güzeldi galiba filmde kimse sorulan soruya cevap vermiyo. herkes konuşuyo ama kimse dinlemiyo. manasız muhabbetler döndü durdu.

fakat katara candır. iyiydi katara.

nihat doğanizm

'21. yüzyılın en büyük Türk düşünürü Nihat Doğan' diyorlar. 3 bin üyesi var. Toplam 10 bin tane felsefik anlamdaki fan kulüplerin üyesi var. Nietzsche'yle, Descartes'le, Sokrat'la özdeşleştirenler, onlardan büyük olduğumu düşünen insanlar var.

I’m lovin it


KONYA'da polis, aldığı ihbar üzerine durdurduğu 3 yolcu otobüsünde toplam 18 kilo esrar ele geçirdi. Otobüslerden birinde yolculuk yapan kuryeyi ise tişörtündeki esrarı simgeleyen yaprak ile üzerinde İspanyolca esrar anlamına gelen ‘Marijuana’ ve İngilizce ‘Onu seviyorum’ I’m lovin it’ yazısı ele verdi

21 Ağustos 2010 Cumartesi

can sıkıntısı nelere kadirsin

dün gece henk (manual green) insanıyla isimlerimizin anagramlarına baktık şöyle bi.
tireks, o diil de ve benim isimlerimizden hiç bi şey çıkmıyor ama diğerleri şu şekilde:

Henk:

manual green
anal urge men
a melange run
a real gunmen
a lame gunner
anal gem rune
eagle man run


aynen:

cream lazy sin
en lazy racism
car manly size
crazy male sin


mujde:

visa am poke
ask via poem

19 Ağustos 2010 Perşembe

sucker punch

sucker punch diye bi film var  yada olucak hacılar. fragmanını falan izleyin. başroldeki kızın kafasının bi garip olması filmin güzel olmasına engel değil.

garip değil mi lan kafası?
zira ejderha ve katana var.

14 Ağustos 2010 Cumartesi

11 Ağustos 2010 Çarşamba

ortam

aynı ortamda 1 tane gay süper bence. bi sakıncası yok seviyorum saygım sonsuz falan. ama iki tane olunca öpüşüyolar olm. misal true blood memeli falan bi diziydi vampirler falan on numero... o lafayette ibnesini ben seviyodum sağlam adam/adamsı dı. noldu oldu yeni sezonda biri geldi hop yapıştı dudağa. olmuyor aynı ortamda 2 tane. bozdu dağ gibi delikanlımsıyı.

10 Ağustos 2010 Salı

world of the rings

lol

highken highlife yemek

iş ortamında açmayın bence, sanki, gibi

GÜN GELECEK ÖLMEDİĞİM HER GÜN İÇİN BANA KÜFREDECEKSİNİZ....

mereba, ben geldim

maraştayım ve günlerimi reklamlarda (banka reklamları favorim) geçen alt yazıları okuyarak geçiriyorum.

saygılar

8 Ağustos 2010 Pazar

napıyonuz lan?

Serci?
Sami?
Bekren?

4 Ağustos 2010 Çarşamba

guyss

kedimiz olmuş olabilir
(hikayeli)
eğer hak ederse tabii ,tekerlekli sandalyesiyle pıtı pıtı yuruyen, belden aşagısı felçli,travma sahipi hafif şizofren
olmadı
beşiktaş'ta bi yer var belediyenin veririz oraya

3 Ağustos 2010 Salı

taksim'de yemediğim parayı askerde yedim...


Aynen

31 Temmuz 2010 Cumartesi

o değil de

kafalar iyi kanka. sdlfjdslfjkld 50 lik bitiyor. daha bekleyen bi 35 lik var bakalım. saat 18:40. skfjhskdfhkjdh

slkdjskldj heh.

lan başlık şimdi aklıma geldi. neyse

lan nikini hatırlamadığım gülşah dı galiba heh. mesaj at geldin mi? tel numaranı kaydetmemişim lsdjfklfj neyse lavs.

hepinizi özledim lan!

bekir gitmeden önce topla bizi.

yazarlara not

olum sikeyim. zaten yazan adam kalmadı da neyse. dsjfkljdslfjdf

şu temayı değiştirin ya da blogger a girmeden login olma dalgası ekleyin. yoksa hazır templatelerden en gayini seçeceğim haberiniz olsun.

blog küpe al lan bana manitusuz


küpem yokken kendimi çıplak gibi hissediyorum
çoluk çocuk içine çıkamaz büyük eli öpemez oldum
sanki herkesin gözbebekleri beni otuzbir malzemesi yapacakmış gibi üzerimde

Ama diğer bir yandan dal taşşak dolaşmakta zevkli gibi lan sanki
istanbul il hudutları içinde ulaşımı kolay (tercihen metrobüse yakın) çıplaklar kampıydı plajıydı falan bilen var mı



Gediktepe baskınını hatırlıyorsunuz, değil mi?

Hani genç askerler ölmüştü de Başbakan ile Genelkurmay Başkanı çocukların öldüğü mevzileri ziyaret etmişlerdi.

Genelkurmay, bölgeden sorumlu olan tümenin komutanının “kahramanlığını” geçtiğimiz Cuma günü ballandıra ballandıra anlatmıştı.

Onca komutan arasından övmek için Gediktepe bölgesinden sorumlu olan komutanı seçmişlerdi.


Bugün bir faks yayınlıyoruz.

Terörle Mücadele Müdürlüğü’nden Şemdinli Jandarma Komutanlığı’na çekilmiş.

Polis istihbaratı, PKK’nın baskın yapacağı taburu, hatta mevzileri bile bildirmiş.

Sadece, polisin söylediği baskın saatinden “otuz saat” sonra gerçekleşmiş baskın.

Ve, tam da polisin bildirdiği yer basılmış.

Böyle bir “istihbarat” alan bir birlik “baskına” uğrar mı?

“Baskın” denen şey “habersiz”, aniden yapılır.

Böyle üç gün önceden gelen istihbarat raporuna rağmen bir tabur nasıl baskına uğrar?

Nasıl olur da orada on bir asker ölür?

Nasıl olur da “basılacak” olan taburun karşısındaki tepelere PKK katırla 150 kiloluk ağır silahlar çıkartabilir?

Bu, komutanların “geleceğini bile bile” yedikleri kaçıncı baskın?



Genelkurmay bu konularda ya saçma sapan suçlamalar yapıyor bu haberleri veren bizim gazeteyle ilgili, ya da hiç ağzını açmıyor.

Ama konuşması gerekiyor.

Siz nasıl bir ordusunuz?

Nasıl komutanlarsınız?

Niye her seferinde baskının geldiğini bildiğiniz halde askerleri korumak için bir önlem almıyorsunuz?

Amacınız ne?

Hesabınız ne?


Böyle her baskından sonra zavallı askerlerin cenazeleri evlerine büyük törenlerle gönderiliyor, medya PKK’yı lanetleyen haberler yapıyor, Türkler’de PKK düşmanlığı adı altında Kürt düşmanlığı pekişiyor ve ülke kutuplara ayrılıyor.

Bugün, ülkenin kenarına gelmiş gibi gözüktüğü “iç savaşın” alt yapısını bu baskınlar ve bu baskınlarda kurban edilen çocuklar hazırlıyor.

Eğer ordu gerçek bir ordu gibi davransa, istihbaratı ele geçirdikten sonra “caydırıcı” önlemler alsa, PKK baskın yapmaktan vazgeçer, çekilir, çatışma olmaz, çocuklar ölmez ve ülke bu kadar gerilmez.

Niye yapmıyorsunuz görevinizi?

Niye çocukları ölüme bırakıyorsunuz?

Neden ülkeyi bir iç savaş iklimine sokuyorsunuz?

Eğer bu yapılanlar ordunun “ortak kararıyla” gerçekleşmiyorsa, o zaman neden “hatalı” komutanı görevinden almıyor, halka bu “hatayı” açıklamıyorsunuz?

Neden tam aksine davranıyorsunuz.

Dağlıca’da bile bile baskın yiyen komutana madalya veriyorsunuz, Gediktepe’de bile bile baskın yiyen komutanı basın toplantılarıyla övüyorsunuz.

Neden “baskın” yiyen komutanlar sizin için bu kadar kıymetli?

İnegöl’de, Dörtyol’da kabaran düşmanlık bu baskınların üstünde yükseliyor.

BDP’li Kürt yöneticilerin bir kısmı da bu “gerginliği” alabildiğine körüklemeye uğraşıyor, bir çatışma çıkacağını bile bile yüz arabalık konvoylarla Hatay’a gitmeye kalkıyorlar.

Orada saldırıya uğrayan Kürtlere güven verecek bir “politik heyet” göndermek yerine, yüz arabalık bir grup göndermenin anlamı ne?

Allahtan BDP’nin başkanı Selahattin Demirtaş müdahale etmiş de konvoy geri dönmüş.

Kalabalık Kürt ve Türk grupları karşı karşıya gelmemiş.


Bir facia önlenmiş.

Bugün insanları “yaşatmak” için değil “öldürmek” için hareketlenmiş birileri var iki yanda da.

Ve, bu ölümlerin bir salgın gibi bütün ülkeye yayılmasını istiyorlar.

Ölümlerin “salgın” haline gelmesini isteyen Türklerle Kürtler varsa, insanların yaşamasını sağlamak isteyen Kürtlerle Türkler de var.

Hep birlikte hesap sorarsak bu kanlı oyunu bozarız.

Türkler orduya sorsun, “bu baskınları neden önlemiyorsun” diye.

Kürtler de kendi politikacılarına sorsun, “gerginliği kışkırtarak özellikle Batı’da yaşayan Kürtleri neden tehlikeye atıyorsunuz” diye.

Öldürmek isteyenlere karşı “yaşatmak” isteyenler harekete geçmeli.

Soru sormalıyız.
Aksi takdirde, kanlı bir bela çarpacak bu ülkeye.

28 Temmuz 2010 Çarşamba

bir zaman birimi olarak kapak

2 kapak sonra çıkarız bro

27 Temmuz 2010 Salı

Herkes görüyor ama kimse açıkça söyleyemiyor.

PKK, orduyu, eski zaman argosuyla söylersek, “küllüm” ediyor.

Öyle bir mangayı falan pusuya düşürmüyor, gidiyor karakolları, birlikleri, taburları basıyor, “en seçkin” birlikler denen komando tugayına saldırıyor.

Her seferinde zayiat verdiriyor ve gidiyor.

Ordu, PKK’nın peşinde değil, PKK ordunun peşinde gibi bir görüntü var.

Üstelik ordu, her baskından önce “baskın yapılacağına” dair istihbarat da alıyor ama PKK’yı durduramıyor.

800 bin kişilik orduyu hallaç pamuğu gibi atan PKK kaç kişi dersiniz?

Beş bin kişi.

Bildiğimiz kadarıyla da bunun sadece bin beş yüzü Türkiye sınırlarının içinde.

O bin beş yüz kişi orduyu felç etmeye yetiyor.

Ya PKK on beş bin kişi olsaydı?

Herhalde Türk medyası, “şanlı Ankara direnişi” konusunda ateşli manşetler atar, “PKK’yı Ankara kapılarında durdurduk” diye övünürdü.

Ordu niye bu kadar aciz bir halde?

“PKK’lıyı çoban”, “kekik toplayanı PKK’lı sanan” generalleri yükselten, sürekli darbe planları yapan, lahikalar yazan, ilkokul çocuklarını bile fişleyen, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini aklına takan, başörtülü kadınlarla uğraşmayı marifet sanan, “baskın olacak” bilgisini aldıktan sonra Dağlıca’da olduğu gibi PKK’nın geleceği yolları açan, Ergenekon’u savunmak için kendini parçalayan bir ordudan başka ne beklersiniz?

Bu ordu, ordu değil.

Başka bir şey.

Daha ziyade siyasi bir parti olarak şekillenmiş.

“Siyasi iktidarı” savaştan beslendiği için de “savaşı” asla bitirmeyecek biçimde “konuşlanmış”, ordu çok kalabalık olduğu için PKK orduyu hiçbir zaman yenemeyecek ama bu savaş da hiç bitmeyecek.

Biz bu ordunun aslında “ordu” olmadığını ne zaman anladık?

Bir iki yıl oldu.

Anlaşılıyor ki yıllardır bu yetersizliği sürdürüyor ordu, asker kılığındaki yoksul çocukların ölümüne aldırmıyor ve onları cepheye gönderiyor.

Otuz üç asker olayında olduğu gibi bazen kendisi silahsız erleri PKK’nın kucağına sürüyor.

Niye peki biz otuz yıldır ordunun gerçek yüzünü göremedik?

Çünkü medya hep yalan söyledi.

Doğruları söylemeye kalkışanları da yargı hapse attı.

Sanal bir devlet, sanal bir ordu ve sanal bir medya, “gerçekmiş” gibi yaptılar.

Şimdi devletin, ordunun ve medyanın gerçek olmadığını anlıyoruz.

Bunu anlamamız, tabii büyük bir değişimin sonucunda oluyor.

Türkiye bir altüst oluştan geçiyor.

Öncelikle sermaye el değiştiriyor.

Bütün varlığını “devletle ticarete” borçlu olan, onun için de devletin karşısında boynu bükük duran “büyük şehir zenginlerinin” yerini devletle hiçbir bağı olmayan, dik başlı “Anadolu zenginleri” alıyor.

Bu yeni zenginler siyasete ve medyaya giriyorlar.

Dünyayla iş yaptıkları için dünyayı tanıyorlar, “muhafazakâr” kimlikleri üzerinden halkla daha gerçek bir ilişki kuruyorlar, hak ettiklerine inandıkları iktidarı istiyorlar ve “muhafazakâr” bir yaşam tarzına sahip olmalarına rağmen “küreselleşmiş” bir dünya algısını zihinlerine yerleştiriyorlar.

İktidarı ancak “demokrasi” içinde elde edebileceklerini kavradıklarından da daha demokratlar.

Bu yeni zenginler, Türkiye’nin “Cumhuriyet kurulduğundan” beri sahip olduğu “tek başlı” mutlak iktidar yapısını çatlattılar.

Ordu, yargı, CHP, “devlet zengini” dörtlüsüne karşı daha “demokrat”, daha “dünyacı” ve daha ilerici bir yapıyla ortaya çıktılar.

Şimdi, biri halkın, diğeri devletin desteğine sahip bu “iki sermaye grubu”nun çatışmasını yaşıyoruz.

Bu çatışma, eskinin bütün eksikliklerini, bozukluklarını, suçlarını ortaya seriyor.

Ama “yeni sermaye” sürekli bir çatışma yaşadığından ve bir yanıyla “eskinin” zihnî egemenliğinden kurtulamadığından, “geleceğin” temelini güçlü bir şekilde atamıyor.

Avrupa yolunda kararlı bir şekilde yürüyemiyor, demokrasiyi tam oturtamıyor, Kürt açılımını başlatıyor ama Kürtlere haklarını veremiyor, Anayasa’yı değiştirmek istiyor ama tam değiştiremiyor.

Ama bu “yarım yarım değişiklikler” ve “açılımlar” bile Türkiye için büyük bir değişiklik, daha da önemlisi, bu “yarım açılımlar ve yarım değişimler”, gelecekteki büyük değişimin kapısını açıyor, “eskinin” mutlak baskısını kırıyor.

Zaten onun için Ergenekon yakalanıyor, darbeciler yargının önüne çıkarılıyor, ordunun gerçek yüzü açıkça görülüyor.

Daha “diyalektik” bir anlatımla söylemeye çalışırsak, “eski” teze karşı, yeni bir “antitez” çıktı, bunların çatışmasından bir “sentez”, yeni bir sonuç çıkacak.

Bu “sonuç” bugünkü durumdan çok daha iyi olacak.

Karşımızdaki iki gücün “uzlaşması” gerektiğini söyleyenlere aldırmayın, Türkiye’nin geleceği, bunların asla uzlaşmadan, yeni bir “sentez” yaratana kadar “çatışmasında” yatıyor.

olaylar olur.

şimdi bu hafta sonu en yakın arkadaşımın düğünü var tamam mı?bunda sıkıntı yok.
hatta harika.ok.
elbise alındı,çorap tamam,ayakkabılar hazır,çanta da ayarlandı,iç çamaşırlarımı bile hallettim.
ya belli mi olur ?şimdi nolur nolmaz,orası istanbul! sdjfksdjf
peki bu sabah dudağımda bi uçuk belirmesi.allah gibi bi de.
gel de adsızlara küfretme şimdi.adsızmış.adsızsın di mi sen.

25 Temmuz 2010 Pazar

ve ayrıca

gavur amı gibi yanıyorum

gün içinde yaşadığım bazı sıkıntılar

benim bel gamzem var senin de var mı şeklinde soru yönelttiğim insanların bilmem hiç götüme bakmadım derken yüzüme alaycı bir ifade takınarak bakması.


ne yani siz hiç sevişmediniz mi de diyemiyosun XD

23 Temmuz 2010 Cuma

bi bira be!

adamlar bira yapmış hacım. bide sincap var tabi.
yarın sabah buzlukta patlamış bira bulursanız bu tamamen
soğuk birayı emre'nin sevgilisinin dırdırına tercih edebildiğim içindir yanlış anlaşılmasın

hatta ben sırf bi kaç hafta sonra gördüğünde ben sana demiştim desin diye dolapta bira mı patlatsam acaba

bi de umut kardişim sormayı unuttum
o kadar kemer'lere gittin sikişemedin mi lan sen
bu konuya bi açıklık getirsen yüreklerimize su serpsen

** serkan abinin üstüne bira döken arkadaş,evet sana sesleniyorum
senin ben .mına koyim
***bro bi de bu kadar yanmayan çakmağı ne yapacaksınız a.q. fetişi falan mı var bunun

20 Temmuz 2010 Salı

eyvallah

skins 04 x 08

spoiler

I am COOK!!!

spoiler


YANIYORUZ COOK REYİS


pm: İzlediğim en gaz skins sezonuydu kanımca. İzleyin!

18 Temmuz 2010 Pazar

bazı insanların duaları kabul olur
bazılarıysa şanslıdır.

berece berece berece berece berece berece berece berece beeeereeeeceeeee

dinleyin!

http://fizy.com/#s/116ntv

16 Temmuz 2010 Cuma

taklit mi yapıyoruz lan burda?!

90lı yıllarda herkesin bayıla bayıla izlediği bişeydi bu herkesleri taklit eden adamlar. süleyman demirelin taklitçileri falan geziyodu her mahallede.

şimdi bu adamlarda mevcut 1 tane gırtlak var ama çeşit çeşit ses çıkıyo. gırtlak aynı ama adam ona farklı bişiler yaptırarak farklı bi insan sesi çıkartıyo. aynı gırtlak farklı bi şekilde ve seste konuşma yeteneğine sahip yani. anlaşılmamış gibi geliyo söylemek istediğim şey ama uzatmicam. çoğunuz az önce okumayı bıraktı zaten. sen hala okuyan seviyorum seni. naber?



neyse diyorum ki bir insan gırtlağını bu taklit yaparkenki duruma alıştırsa normal konuşması yerine gayri ihtiyari sürekli o seste konuşur mu? normal sesini unutup başka bi ses kullanmaya başlayabilir mi?
haberlerde her yaz izlediğim "damdan düşüp yaralanan adam"ların aptal olduğunu düşündüğüm için pms nezdinde onlardan özür diliyorum.

yeterki biraz essin diyerek balkondan atlayan adam olmak...

14 Temmuz 2010 Çarşamba

pms naber lan

hadi yine iyisin. iyisin iyisin. sen işini bilirsin, bilirsin bilirsin...

13 Temmuz 2010 Salı

serkanla oturduk crazies diye film izledik. gerilim olucam diye bu kadar kasmasa güzel film olacakmış. siz şey yapmayın tamam mı

o da değil

vuvuzela üzerinden dönen espriler yüzünden sosyal yaşamdan ve cinsel hayattan soğudum.
ve  ahtapot paul

10 Temmuz 2010 Cumartesi

ronaldinhoyu almışız diyorlar
keşke microdalga soğutucu icat edilse be pms

8 Temmuz 2010 Perşembe

skins

4. sezon 5. bölüm.

sikeyim. amımakoyan bölüm oldu.

Ayrıca şöyle bir ilan vardı feysbuk sayfasında;

"Skins Final reminder: Skins needs your help to make Series 5 brilliant. If you're 16-18 send a blank
email to skinsneedsyou@gmail.com and
wait for the response. If you haven't received an auto-reply then re-send. You have 2 days...."

ccc üşüyoruz firedi reyis ccc

6 Temmuz 2010 Salı

merhaba sikis istiyorum,ciddiyim

bugün kapımda bu şekil bi not buldum.hiç etkilenmedim.menapoza girdim sanırım ya da menopoza bilemicem.etkilenmedim ama.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

YETERRR : etnik ayrımcılık ve toplumsal kutuplaşma son bulsun

biz de bedevi sikmek istiyoruz...

imza: bildiğin ayı (normal)
yaptığına pişman olacağını bildiğin bir seyi yapmamaktan duyduğun pişmanlık ne olacak peki

4 Temmuz 2010 Pazar

kültür yapın sanat olayına girin

bu filmi izleme fırsatım olmadı henüz ama eğlenceli olabilirmiş gibime geliyo.

fakat bu filmi izledim:

2 çift lafım olacak.

bella yavrum akıllı ol. kafa karıştırıcak bi durum yok ortada. tamam kurtadamları görünce "obaaa doggystyle" diyo olabilirsin fakat vampir lan!

vampir olucan tabi ne sandın yarraam. aklını başına devşir.

ayrıca vampir dediğin parlamaz! çakışırken boyun falan kırar. bak bill e!

30 Haziran 2010 Çarşamba

sonradan gelen bir neşe doldu ciğerlerime

70
/
12.5

135 ve 150 lik modelleride mevcut

28 Haziran 2010 Pazartesi

atalara saygı kuşağı

this joint is for all the people who died smoking plants before they found the right ones
-hatunun aurası var aq
-ne aurası lan götü var

23 Haziran 2010 Çarşamba

ı'm back

vee bir bardak su içmek değildir cinsellik....
sevişmek gerekliliktir,
sevişmek şarttır
ama su kadar bir ihtiyac...
cinselliğe bu tabiri yakıştırmanın; en basitinden bu fiili gerçekleştire karşı oluşturduğu saygısızlık aşikarken, en ağırı şık durduğunu düşündüğün ve gerçekten şık duran dekoltenden dolayı atılan lafı kabul etmen; ve en adi tecavüzcüsünden sokakta ki tacizcisine kadar meşrulaştırmandır. Aç kalan adamın yaptığı hırsızlık değildir benim gözümde ve pınarın kaynağında duranın ne kadar hakkıysa, çöldekininde hakkıdır su içmek

basit olmaları eskileri sevme nedenlerimdendir, en önemlisi belki de
ihtiyac gidermek : en edepli tabiriyle hacet gidermek,sıçmak,bok etmek

ne olursa olsun herhangi bir objeye karşı yapılan bir aksiyon değildir ,ikiside nefes alan, ve terli belkide,iki beden yüzlerce farklı duygu...
ihtiyac için yaşadığın ciselliğin adı en fazla sikişmek,sikilmek,sikmek

bardak bardak, bir sürü sürahi ve damacanalarca su içtikten sonra bunu söylemek,
adice belki,haysiyetsizlik barındırıyor içinde, hayasız ve dik alası bildiğiniz ne kadar edepli sik varsa

antlaşma,andlaşma yada anlaşma
adında tam olarak uzlaşamasakta kurallarında uzlaşabilmek gerekli belki de
biri uymadığında, öbürü uyabilmeli ki bazı kelimeler anlamını anlasın

100 almak için ne gerekir,
bi arkadaşımın arkadaşı vardı misal,5 sene tatil günleri dahil bi fiil taksimde sabahlardı, bundan 3 ay yurtdışında yaşadığı ve maksimum 6 ay verimsiz geçirdiği süreyi çıkarsak 15,55 günde bir eder, ve o yavşak arkadaşım bazı bazı perşembe akşamından pazar sabahına 3 farklı insanın hayatından geçebildiğini kabul edersek 100 olmak için o kadar fazla çalışmaya gerek olmadığı görünür

am denizlerinde gezinip,sularıyla dolmuş havuzlarda yüzdükten sonra tek bir ama sığınmak ve bundan memnun olmak kolay kolay yaşamayı kabul edebileceğim bir gerçeklik değildi,kabul edilemez ilişkimin kabul edilemez yanlarından en basiti

güzel olanı ;ne kadar iyi tiyatrocu olsanda,hayat denen oyunda hiç bir zaman oynamadığını görmek,bilmek ve hissetmek, gerçekten ağlayabilmek

o kadar çok zaman geçmişken , ne olduğunu bile hatırlmazken,yıllar sonra bu kadar yakınken ve kendime bile itiraf edemezken,

bana yanlış anlatılmaların,
sebebi;
çok çok uzun zaman sonra karşıma çıkan ve belki de son aşık olabileceğim hatunu kaçırmamın

güvendiklerime* inanmalarım ve sonucunda seninle ilgili tüm HATALARIM,sana ben olamamaktan dolayı yaptırdığım tüm hataların
biliyorsun sen de ben de orospuyuz ama

ağzıma işesinler ki;götüme giren parmakların değildi sana boşalmalarım...






.....artık daha çok susup, daha az sevişicem.....

PS:giren ayrı mevzuda çıkan çok olacak bu ara :))) neyse girenede çıkanada koymaz nasılsa da sikimde olur mu

*güvendiklerimin yalan söylemesi ya da yanlış insanlara güvenmek daha doğru olabilir
**sonisphere'e gelip gelmeyeceğime karar vermedim ama gidersemde tercihim 2 tarafta değil tek başıma olmak
*** çok eğlendim lannn

22 Haziran 2010 Salı

sözüm sana dominos

paranız elimde. eğer paranızı görmek istiyorsanız 2 tane pizzayı vereceğim adrese getirin.

ps: eğer polise haber verirsen paranı unut dostum!
ilk "yaşlandık artık yæææ kafa metal kaldırmıyo bro" diyeni dövelim?

21 Haziran 2010 Pazartesi

sonisphere program

cuma öğlene doğru bekren de belirmece
sonra konsere gitmece.

cumartesi konser, pazar konser.

pazartesi bekir işe gider biz kahvaltı yaparız. jsdlfjsdlk

salı günü ölmezsek dağılmaca.

o.k. midir?

18 Haziran 2010 Cuma

bu da var #kaçtı lan

zaman yaklaştıkça kendini kaybeden insan modeli :
du hast eşliğinde rakı içmek.

ek olaraktan bu bardaklardan istiyorum!

17 Haziran 2010 Perşembe

vuvuvuu

trt spikerleri adam olun aklınızı başınıza alın artık. fransa kupadan eleniyor siz hala evranın 1684651387324 adet kardeşinden bahsetmediniz. g.afrika maçı son şansınız.

ona göre.
hem yakışıklıyım hem sempatik.
kandilinizi öper
gözlerinizden kutlarım

mangallı olay?

ne oldu o? yapılsın bence. (L)

bazı ilahlar.

bu brovni intens ne ya,insan değil o bence yaææ.her yediğimde yeniden doğuyorum.evet.
konserde güneşin altında mı durucaz biz?
2 gündür bunu düşünmekten gözüme uyku girmiyo aq

14 Haziran 2010 Pazartesi

hyırdır inşallah

rüyamda uçurumun kenarından capua'ya düşüyodum.
aq insan oraya çit falan çeker.

bi' büyük

yeni rakının boğaza nazır gerçekleştireceği muazzam festival.. en kötü anason kokusu için kapısında yatılır ama gidilir;
bi' büyük fest..

*adına takılmayın rakı sınırsız :)

13 Haziran 2010 Pazar

selam beyler ben istanbul'dan katılmıyorum.

yani işte bazen üzülmüyor değilim istanbul gibi bi şehirde yaşamadığım için.
yani işte bazen de sevinmiyor değilim istanbul gibi bi şehirde yaşamadığım için.

12 Haziran 2010 Cumartesi

konser öncesi çeşitli hazırlıklar

birimiz usta miyagi ile görüşse harika olacak

murder king

sonisphere'de de çıkacaklarmış.

ccc puma ccc

jabulani yi silmiyorum oradan ama götünüzü sikeyim.

jsdlkfjslkdfj

11 Haziran 2010 Cuma

breathing is bliss

bi dolandım geldim..

9 Haziran 2010 Çarşamba

pişmaniye kafası

yine de olsun isterim

almazsınız biliyorm ama yine de söyliim.
yarım sezon asy kombine 700 kaat 4 taksit
ctesi alıyorum ben.

çeşitli temenniler

98 kupasının maskotuyla - 2010 kupasının maskotunun pornosu olsa keşke

c.tesi belirmek!

bekir sende c.tesi günü belirmek istiyorum. diğer dostlarım da gelsin. jsdlkfjskl

sikeyim görüşelim

blog adam olll

gayleşmeyin lan

olm bu ne lan

skol'u da can ilan ettim akıllı olun.

8 Haziran 2010 Salı

korsana karşıyız

ama bu sene kurban derilerini piratebay e gönderelim

tembellik bana özgü bişi değilmiş olm


(şeyap büyüsün)
artistsiniz.
evinizde izleyeceğiniz son dunya kupasının keyfini çıkartın bence

7 Haziran 2010 Pazartesi

heybeli adadaki keçiler artık trans müzik dinliceklermiş

huzurlu bir uyku beni bekler

shenanigans'ın nasıl yazıldığını öğrendim

saygılar
evde harman dalı oynuyorum ibişler sesime kulak verin

"gökyüzünden yıldız topladım bu gece senin çin..."

tabii ki ben de isterim böyle duygusal romantik sözler söyliim ya da sevgilim olacak adam bana böyle yaklaşsın ama olmadı işte.yapamadık.ben yapamadım şahsen.16 yaşımdan beri bilfiil ilişki yaşıyorum böyle adam görmedim ya ben!

bundan sonra da gelip bana "gözlerinin ışığıyla kaybolup gidiyorum karanlıklarda" veyahut "bu gece de sensiz yatıyorum yatağıma,yine rüyalarımda öpüşeceğiz gözlerimizle..." şeklinde yaklaşmasın.bak buraya yazıyorum çükünü koparırım o adamın.
kopartır bi de çükünün her santimetrekaresi için bir yıldız toplarım gökyüzünden.

yaaaani nasıl desem

bazı kadınlar don giymiyo :ı
günler suren uzun araştırmalar sonucunda
kentuckyden yemektense ayran içmek daha sağlıklı daha ekonomik dahaa caannnnn

6 Haziran 2010 Pazar

yalaree


eşşeğe dilin ne kadar uzun diye sormuşlar
eşşek yine eşşek.
dünya dedeler günününz kutlu olsun lan pms

5 Haziran 2010 Cumartesi

beyler para topluyoruz

eve vuvuzella alıcaz götlük yapmayın.

ps: cebe giden el pamuk değil, candır.
bu gece ne taksim yaptı aq

arama sormaaa buna hiç gelemeeeeem

peki ya dün geceden sabahın şu saatlerine kadar olan sürede kudurmuş gibi bertuğ cemil-beni sevmeyen kadını ben hiç sevemem.mp3 dinliyor olmam?
galiba ben gay olmalıyım.kesin.
o da olur ya.yeter ki bi şeyolsun yani.

4 Haziran 2010 Cuma

Şşş

bakıyorum da.yine de her şey bok gibi lan.

3 Haziran 2010 Perşembe

başlık bulamadım iyi mi

sevgili pms ahalisi,
yarın giriciim ameliyat vesilesiyle narkoz yiyip, güzeel diyarlara ufak bir tur yapacağım, şayet alice'in harikalar diyarına denk gelirsem hele bide johnny depp i görürsem dönmemeyi düşünebilirim.. :)
bu sebeptendir ki her ihtimale karşı kısa bir vasiyet kıvamında hepinize bişeyler bırakmaya karar verdim :

crazy boy'a filmdi müzikti diziydi tüm arşivimi, ve DVD koleksiyonumu,
henk'e olurda bigün içinden çıkar gerçekten diye odamdaki halıyı,
aynen'e marxtı darwindi locketu tüm kitaplarımı ve makalelerimi (bir tek sen anlarsın değerlerini),
mujde'ye günahlarımı bırakıyorum o öbür tarafta rüşvetti bişeydi kurtulur onlardan cennette görüşürüz,
şişman'a tüm dekolteydi seksiydi bıdı bıdı kıyafetlerimi (içimden bi ses olur diyo),
tireks'e tüm bekar arkadaşlarıma asılma hakkını,
o diil de'ye de naaşımı bırakıyorum kokmaya başlayınca yakılıp istanbul semalarına atılırsa sevinirim.

see you in another life brotha!!
aldığı sigara paketlerinden 20 yerine 19 sigara çıkması nedeniyle ünlü bir sigara markasına açtığı davadan 5 milyon avro kazanan ahmet k (24) konuyla ilgili açıklama yapmazken, firmanın ceo'su bir basın toplantısı düzenleyerek istifasını duyurdu. yaptığı açıklamada tüm müşterilerinden özür dilerken "her pakete bi dal eksik koyarak ne kadar kar edebileceğimizi hesapladığım anda gözlerime inanamadım. aç gözlülüğümün kurbanı oldum. kimsenin fark etmeyeceğini düşünmüştük. çok pişmanım. " açıklamasıyla kendini affettirmeye çalışsa da basın toplantısı sonrası yaşanan linç girişimi, olayın uzun bir süre unutulmayacağını gösterir nitelikteydi

söz sende ceyda

metrobüsle karşıya geçmek

aq ya amsterdama disneyland açılsın asap

catwalk

tekir : bi kırıtmadan yuru yeter a.q. minnos yaa

cehennem yolu kaç tanedir?


"Tüm hayatınızı ve mutlu olmak için ihtiyacınız olan herşeyi iki çantaya koymayı denediniz mi hiç?
Geride bırakmam gereken çok şey oldu."
byKatharina Fösel

soru????

bi an gülben ergenle gökhan özeni kafalarını birbirine vurarak tanınmayacak hale getirip öldürseler diye düşünüyodum aklıma mad men deki olay geldi. gökhan özenle asker arkadaşı olsam bomba düşse gökhan tanınmayacak halde ölse ben kurtulsam onun künyesini alıp kendi künyemi ona taksam. sivil hayata gökhan ın hiç haketmediği o zengin hayatını yaşayarak dönsem.

bence bağcılara sarıgaziye falan gitmezsem kimse benim gökhan özen olmadığımı çakmaz.

sizce???

2 Haziran 2010 Çarşamba

allı morlu grup

mor ve ötesi için gay oldular falan dedilerdi, önce inanmadım videosu falan baya hoştu ama az önce televizyonda payetli(anlamayanlar için böle parlak marlak bşi) ceketle görünce içime kurt düşmedi değil.. yine de albüm olmuş beyler ve diğer bayan. tavsiye edilesi..

bol hatunlu video için tıhla

1 Haziran 2010 Salı

lombalarrrrrr#2

bu sıralar çok durulduk pms okurları pek bişi yazamıyoruz.
sanmayınki şu sıralar yazmayan bu yazarlar birbiriyle sevişiyor falan yok öyle bişi.
ama alkol var...

(alkol sex bişi şişmanın dediğinden)

lombaklarrr!

yani bu alkol kafası bambaşka bi şey.normal insan değil bu.halbuki insan gibi ağzına içsen,insan gibi.........halbuki............
bi de bu alkol varken bünyede yörüngende cep telefonu olmıcak.bırakıcan kenara onu öyle içicen.
tamam mı.o şekil.

hey gidi günler gay

bi ara anlatıcam ama şimdi 146'dan girdiğim için bana giriyo.

kkthxbb

özledim lan sizi

toplaşalım bu hafta?

31 Mayıs 2010 Pazartesi

uyumak istiyorum (yine)

Dün gece medya kralını izleyeniniz var mı bilmiyorum ama, program konuklarından olan Nihat Doğan'ın biraz reklam kokan, biraz da zamanında gündemde kalacağı için yediği bokların kendisine haklı tepki dönüşüne olan isyanını(?) ve kinini yansıtan cümlelerinin bir çoğu elbette ki saçmaydı. Genel olarak adamın kendisi saçma çünkü.

Ama söylemiş olduğu bir söz, az önce okuduklarımdan sonra ne yazık ki bu adama kısmen hak vermeme sebep oldu...

ekşi sözlük'teki bir takım salaktan bahsediyorum. Dün geceden beri yaşanan insanlık ayıbının ve göz göre göre bir katliamın; her ne bahane üretilecekse üretilsin zerre hak verilemeyecek bir "insanlık"dramının sözlüğe yansıyan "geyiğinden" bahsediyorum...

sadece 5 dakika dayanabildiğim bazı başlıkları ve entryleri okuduğumda, bu adamların Nihat Doğan kadar bile adam olmadıklarına şahit olmak açıkcası acı verdi! Ulan götler, geyiğini yaptığınız şeyin ne olduğunun siz farkındamısınız ?

Nasıl adamlarsınız lan siz ?
Nasıl bir hayatınız var lan ?

Her şeyin geyiğini yapıp, kendi özerkliğini yüceltmeye çalışan klavye üstadları;
Hepinizi Nihat Doğan siksin!

orospu cocugu israil

yakışıklılaer.

mesela benim "ıssız bi adaya düşsen yanına alacağın 3 şey" sorusuna böyle ince hesaplı cevaplarım olmadı hiç.yani bu soruların sorulduğu dönemde mantıklı gelen ama şimdi sikko olarak tavır aldığımız sorulara o zaman da "ne alıcam yea kendi kendime yeterim kikikiki" şeklinde cevaplar verirdim lakin şimdilerde "ölmeden önce yapmak istediğin tek şey ne" diye soran olursa "yakışıklının biriyle ıssız bi adaya düşmek" olacak cevabım.hayır insanın yanından sadece bi yakışıklı dahi geçse bi şeylerin yoluna giriyo.o sebeple.yoksa ben çirkin severim.ama yakışıklıların önünde de eğilirim yani.yanlış anlamayın saygıyla(Y)

30 Mayıs 2010 Pazar

ne var olum şimdi hande yener in albümünü indiriyorsam?

bunu neden sorun ediyorsunuz anlamadım. jsdlkfjsdlkjf bodrum çogiyi şarkı.

ayrıca yarak kürek işlerim bitti. kürek yarışından bahsediyorum. cCc puma siker cCc

vay yavrum vay

all good children from Tamer Aslan on Vimeo.

BEYLER BLOGU VİDYOBLOGA ÇEVİRİYORUM!

29 Mayıs 2010 Cumartesi

trt1-trt2 olayı

madem memeden gidiyoruz bu aralar#1

margarita from nicole robbins on Vimeo.


pasaportuyla 20k $
olay "adam"lıksa çöpten de "adam" yapılabiliyor.

bknz: google search > görseller > çöp adam

28 Mayıs 2010 Cuma

muazzam


bazen isyan etmiyor değilim.
ps: she is a SG, too ;)

galiba anne oluyorum.

2010'uncu kaydı yerleştirmek için yazdım.ehemehe.
böyle ince hesaplarım vardır benim.yok değil.:(
işten dönerken köprü trafiğinde sayısal satan adamın elinden kupon uçup zınk diye ön cama yapıştı. hemen aldım o bileti hacılar. ama bilet galiba sahte lan. ulan o rakamlara çıkarsa ne bok yicem, keşke almasaydım aq ne güzel sıradan bi hayatım vardı.

her türlü kapışılır sıkıntı olmasın

http://www.freekickfusion.com

Yorum yapan kız

Şu bilogda hakim olan şey şudur. Yani şimdiden söyleyim de yok efendim ben duymadım ben bilmiyordum olmasın. "kız yorum yaparsa her zaman @"yorum yapan kızın niki" şeklinde bir cevap gelir" şeklinde bir mottomuz var. O yüzden fazla heyecanlanmayın yorum yapan bağyan okurlarımız.

Vi lav görls!

27 Mayıs 2010 Perşembe

lan tireks

sonisphere'e anathema eklenmiş niye bilgi vermiyosun!
takip etmek zorundamıyız lan biz!

Maksat göğüsler bir olsun

ya da bi sürü olsun

yasaksa güzeldir

o elma her türlü yenirdi hacı

bu smayl denen oluşumu bulan adamın kafasını ısırmak istiyorum.

:)
:D
:P
:(
:O
yanlış anlamayın baş kısmını.kunil ya.

beyler kızlar atarlı.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

güneşin küfreder gibi ısıtması

hiç bi zaman "hava negzel lan çıkıp gezelim" adamı olamadım yææ kış gelsin aq.
küresel de ısınmasın yeter, artık yeter...

havalar ısındıkça bana yine bi haller oluyor.
akıllı olun götünüzü keserim!!!11

spoylır

yani yazmayayım falan diyordum ama...

JACK SİKER AGA. djflkgjdlkfjgd

çodelikanlı çocuk!

shannon'ı görmek çok mutlu etti ayrıca beni

lost tan ne anladım


duvarda yarak var onu anladım

merhaba(:

ben buraya yazarım.

25 Mayıs 2010 Salı

duyuru

acı kaybımız


kuzenim mumy büyük uğraşlar sonucu bugün öğle saatlerinde çocuklarını kaybetmiştir.

e bi arayın başsağlığı dileyin.

pisuvarlara yaklaşımımı değiştiriyorum

pantolonu bileklere kadar indiriyosun freş
lan ne güzel final yazdık işte nesini beğenmediniz

hatırlatıcı link ahanda burada

ee?

6 yıl x 17 bölüm x 40 dakika + final bölümleri = 72 saat! ömrümün 3 gününü yedi ipneler!

flashforwarda başlarsam beni vurun.

23 Mayıs 2010 Pazar

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Mourinho'nun gecesi olacak tahminimce hatta daha ileri giderek 2009 nasıl barca'nın yılıysa(6kupa) 2010 interin(tahminen 5 kupa) değil mourinho'nun yılı oldu bile* egolarıyla başarıyı bu kadar iyi harmanlayan bir insan,şampiyonlar ligini kazansa bile madrid'e gideceğini açıklayan , kendisinin çömezi olduğunu ima eden eski hocasını yenmeyi başaracaktır umarım

*vaktim olsa kocaman yazı olacak bu
**evet hacu bastım yine
***(van gaal ın yaptıkları özellikle bayerni bu seneki kötü halinden alıp şampiyonluga ve finale taşıması kesinlikle küçümsenemez ama Jos farklı bir adam be hacu)

kitabını yazdım


(tıkla büyüsün, sabaha tanıma öbürünü tıkla)

buda önsöz arkasöz yansöz bacakomzasöz dogisöz...

21 Mayıs 2010 Cuma

format rulezz

bilgisayarın blogspot ile arasındaki gerginlik bugunki duruşmada son bulmuştur. taraflar birbirleri ile anlaşmıştır, ve çıkan kararda pohpohperisi blogspot ile istediği gün görüşebilecektir.

ps: seni özleyeceğim ktunnel..

hayırdır inşallah

doktorum 12 saat alkol alma, sabah aç ve azgın gel dedi.

ofis ortamının kısa sarı saçlı sürekli takım elbise giyen hatunları

çok korkuyorum lan sizden...




ama gideri olanlar yok değil

20 Mayıs 2010 Perşembe

aziz yıldırımdan şok açıklama

alınan trabzon spor beraberliği ile şampiyonluğu kıl payı kaçıran fenerbahçe spor klübünün başkanı aziz yıldırım, şampiyonluğun kaçırılmasının nedenleri hakkında yaptıkları araştırmalar sonucu tek sorumlunun mateja kezman olduğunu tespit ettiklerini açıkladı.

Kadir gecesi sabaha kadar "allahım nolur fenerbahçeye ligde ve kupada geçirsinler" diye dua ettiği öğrenilen eski fenerbahçeli futbolcudan henüz bir açıklama gelmedi.

konuşması sık sık alkışlarla kesilen aziz yıldırım, kendilerine karşı kurulan komploların fenerbahçe spor klübünün büyüklüğünün bir göstergesi olduğunu söylerken fenerbahçeyi daha güzel günlerin beklediğini belirtti.

flush royale

Wall Street'teki Toro Trading'in ortaklarından Danon Robinson da önceki günlerde hayatında hiç ekonomi okumamış 30 yaşında bir kişiyi çok iyi poker oynadığı için işe aldıklarını ve milyonlarca dolarlık bir portföyü kendisine emanet ettiklerini söyledi ve ekledi: 'Eğer bir kişi pokerde başarılıysa, onun yaptığımız işte de başarılı olacağını düşünmek çok mantıksız değil. Poker sevmeyen ya da bununla kesinlikle ilgilenmeyen birisi bizimle görüşmeye geliyorsa onu işe almamız söz konusu olamaz. Bu Wall Street'te Wall Street Journal okumamak gibi bir şey.'

1-çok habersel oldum bu gun
2- daha önemlisi iyi poker oynayıp sanssız mıyım yoksa kötü poker mi oynuyorum hala emin diilim
http://www.valencianista.es/

yıldız oyuncusu David Villa'yı Barcelona'ya satınca, bir taraftar sitesi internette Villa'nın yerine hangi golcüyü istersiniz?diye sordu. Ancak ankete İspanyollar yerine Türk futbolseverler hücem etti. Anketi farkedip internet forumlarında organize olan Fenerbahçeliler, bir Valencia taraftarı gibi, takımdan gitmesini istedikleri Güiza'yı oy yağmuruna tutup listenin ilk sırasına taşıdı. Ancak durumu haber alan Galatasaray ve Beşiktaş taraftarları da siteye akın ederek anketteki 'diğer' seçeneğini tıkladı. Bu kez de ankette 'diğer' seçenek açık ara ön plana çıktı. Tam bir komediye dönen ankette, 'Guiza'nın mı yoksa diğer şıkkın mı?' ipi göğüsleyeceği merak konusu oldu(ibne basın)

19 Mayıs 2010 Çarşamba

why there are no girls on the internet?

!

Yazar alımlarında lütfen bundan sonra benim görüşümü de alınız.

tşk.

Eyvallah

verilen vaadler!

Cumartesi mangal yapılıyor mu?

18 Mayıs 2010 Salı

bişiyler oluyo

tıkla şeyolsun

17 Mayıs 2010 Pazartesi

ciddi bir takım şeyler

21:00 itibarı ile thales terasta olunacak.
ayrıca gecenin ilerleyen vakitlerinde mujde insanıyla canımız sveta çekecek gibi bir his var içimde...

mevcut yazarlardan henk hariç herkeş geliyor sanırım.
eski yazarlara ulaşamadım (hediye, duygu ve nur) lakin onları da aramızda görmekten mutluluk duyacağımı da belirtmeden geçemiycem. evet geçmedim de, iyi oldu böyle...
komşu biloglardan da canı bira isteyen buyursun falan işte

saygılar

mujdeee said that

belki de
eğlence mekanı kadıköy karga
içmeye başlama saati 19,30 olarak değişmiştir kim bilir

*hayat süprizlerle dolu
keşke stiprizcilerle dolu olsa yeaaa

saygılarımızla

mazlumla taşak olmaz

<

Fenerbahçe göt olması ne şampiyonlukla ,

ne kupayla ilgilidir .

a

Onun göt olması başka bir göt olmaktır işte, adı konamaz...

islam çupi

ilk yardım candır

Super Sexy CPR from Super Sexy CPR on Vimeo.

16 Mayıs 2010 Pazar

hasan almaz basan alır!

fenerin kaybetmesini istediğimiz için tüm paramı fenerbahçe galibiyetine yatırdım.

teşekkürler tüm varolan tanrılar
teşekkürler şansız olan tüm insanlar
teşekkürler bir güç

sex tape can olmayabilir

latif_dogan_ nails_ yildiz_ tilbe.avi

15 Mayıs 2010 Cumartesi

şöyle bir şey var

Malt' ın yeni albüm lansmanı bugünmüş.

bazı süper fikirler

-Dün akşam Kadıköy'e giderken otobüste kesiştiğim çocuğun önce -görünürde- kollarına falan değen ve  yolculuğun sonlarına doğru çocuğa hunharca sarılan diğer çocuk, olm sana sesleniyorum; beraber çok eğlenebilirdik lan...
...diye aklımdan geçirmedim değil ama şimdi sabah kafasıyla bir daha düşününce iyi ki sadece aklımdan geçirmekle kalmışım, demek istiyorum sana çok.

-Lanetli msn adresi diye korku filmi mi yazsam lan? Bi msn adresi ekliyorsunuz ve hayatınız çok pis değişiyor...tamam orjinal bi fikir değil ama ortaya karışıksle falan olur muydu eaceba?? .. Önce korku filmi olsun dedim, sonra ilerleyen dakikalarda pornosal bi şeyler de ekler miyiz acaba  -(bi kaç saat sonra)ya da tamamen pornoya mı çevirsek-  diye düşündüm ve çok çok sonra neyse ki sabah oldu.

-Meraba canlar, bu arada...

-O otobüsteki çocuklarla alakalı olarak, keşke bi de gitarınız olsaydı demiştim ben çok çok arada, gitar seviyorum ben çok ljfkljfasjfjklf. -bu gitarın bazı yerlerde bahsi geçen birtakım gitarlarla hiç bir şekilde alakalı olmaması-

-Dün akşam Kadıköy'de hava yine çogzeldi. Böyle tam içmelikti ve öyle de oldu öhöm öhm...

-Bi de Efes Pilsen Spor Kulübün'in kapatılmasına yol açabilecek çalışmaların yurdun dört bir yanında kınanmasını ve hatta ulusal yas ilan edilmesini ilgili mecralardan talep eder, lkfdljkfjkdsflkjdfsalkjsadf...
oolum feyste "türk bayrağı için 30 saniyeni ayır" grubu var lan. dünya sırlamasında 52.mi neymiş var mısın diyorlar 1.sıraya çıkarmaya....



1.bakış açısı : ceddin oraya kayıtlı 3.701.000 kişiyi bileydi tohumu veren ve taşıyanın nah olurdu.

2.bakış açısı : umuyorum ki bu saplantılar yalnızca teknolojiyi bir süre geriden takip eden bir ülke topraklarında yaşadığım için vardır. aksini düşünmek bile istemiyorum.

3.bakış açısı : hadi bizde oy verelim.

14 Mayıs 2010 Cuma

beni, erkekleri kullanan kızlardan daha sinir eden bir şey varsa o da erkekleri kullanan çirkin kızlardır. hatta düşündüm de çirkin kızların ekstra bi çaba göstermesine gerek yok, mevcudiyetleri bile yeterince sinir ediyor beni...

şimdi siktirin gidin burdan.

yaz gelmesi

sikiym ya şimdi 5 ay bitmez de bu :((((88

kaan kafası

duman konserleri kötü örnek olmaya başladı..

13 Mayıs 2010 Perşembe

yazcak çok şey varda. meme daha cazip geliyo dimi pms??
diyar diyar dolastım
Türkiyemiz gibisini görmedim

. alice
yazı yazmayıp calısmak zorunda olmam konusunda yazı yazmak isterken yazamayıp calısmak zorunda olmam

12 Mayıs 2010 Çarşamba

nedir abi lostun olayı? - sıpoylır alert!!

lost başladı 2 dakika sonra lostu indirdim dimi nan diye kontrol etmem gerekti fekat sonra jacobu görünce içime su serpildi.

şimdi olay nedir?
Q1: ışık cennet mi?
Q2: cennetin anahtarı jacob mı yoksam ilk teşrif eden, black smoke diye bahsettiğimiz, bir ismi olmadığı için "hışştt,pişştt" diye çağırdığımız şey mi?
Q3: adada ne bilim bi haşhaştı kenevirdi bişiy yok mu? kimse mi bulmadı, hiç mi ot yakıp denemediler fln? türkler olsaydı coffee shop'u oturtmuştuk sahile ey gidi..

-ayrıca hıştt bana daha bi sempatik geldi bu bölümde şahsen, katil matil adam idealleri için yaşıyo yürü be hıştt!!

evet

noktaya takıntılıyım.
superonline'nın şerefine içiyorum.
tübitak'ın öss sorularını hazırlayan ekibine alacağı kişilere başvuru sınavda sorduğu sorulardan biri:


ayda kaç saat porno izlediğini hesaplayan ve bunun elektrik tüketimi üzerindeki inanılmaz etkisini görüp, ülkesinin doğal zenginliklerini nasıl da fütürsuzca harcadığını fark edip duygulanan adam mı daha incedir, fuck buddysine gül alan adam mı?
meme

onyedimayıssal

pazartesi thales' e gidelim mi lan pms?
2 bira içer döneriz...