hobbit ne lan?!

lise birin ilk günü. cehennem gibi sıcak.
sike sike gitmişiz tabi okula. bi ara cam kenarında arka sırada arakhnayla karşılaşıyoruz. uzaktan birbirimizi süzüyoruz. ben ceketimin kenarını arkaya atıyorum. arak bacaklarını açıp sağlamca basıyor yere. bir çalı öbeği yuvarlanarak geçiyor aramızdan. silahlarımıza davranıyoruz aynı anda...

pardon ya bu başka hikayeydi. neyse arak arka sıraya oturmuş. belli ki yazın yaptıklarını anlatıcak adam arıyo. gittim yanına. dedi ki bi kitap okudum olm yazın süperdi. nedir dedim. haberim yok tabi hayatımın değişicenden mal mal dinliyorum. dedi ki "yüzüklerin efendisi" hadi ya dedim nası bişi. demez olaydım eleman bi başladı anlatmaya saatlerce. ama bi başından giriyo bi sonuna gidiyo. hiç bi sik anlamıyorum tabi. zira adetim olduğu üzere alkollü gitmişim okula yine. ne dedi tam hatırlamıyorum anlatırken ama şunları hatırliyorum:

frodo var. yüzük taşıyıcısı bu.(burda yüzükle ilgili uzun ve benim tek kelimesini dinlemediğim açıklamalar yapıyo) kılıcı var bunun. adı sting. orklar yakındaysa parlıyo.
pezevenk frodonun dış görünüşünü anlatmayı unutunca benim kafamda şöyle bişi canlanıyo tabi. uzun boylu kaslı maslı tepeden tırnağa zırhlı savaşçı gibi sövalye gibi bi tip. orkları biçe biçe yüzüğü yok etmeye gidiyo.

sonra gri gandalf var dedi. onunda kılıcının adı glamdring o da orklar varken parlıyo. büyücü bu eleman da.
benim kafada bu sefer de şöyle bişi canlanıyo. adam kılıç kullandığına göre kesin genç. bi taraftan milleti biçiyo bitaraftan alevli malevli bişiler yapıyo.

neyse işte uzun lafın kısası lise iyiydi hacım.