adamın birı bi gun gidiyormuş, arkadaşlarıyla vedalaşıp evin yolunu tutmuşken birden dünyanın kenarından kayıp aşşağı düşmüş.
yumuşak bir zemine düştüğü için gömülmüş ve sıkışıp kalmış. kurtulmaya çalışırken günler, aylar geçmiş ve çıkmak için bütün çabaları sonuçsuz kalmış.
günlerce yağmur altında kalmış, aylar sonra sonra ellerinin ve ayaklarının uzadığını fark etmiş. kolları ve ayakları o kadar uzamıstı topraktan çıkmış ve
sürekli uzamaya devam etmiş.
aradan geçen yıllar sonunda kocaman bir elma ağacı oluvermiş.
temel her sabah işe gelirken giydiği tulumunu giyip, karısı fadimeyi her sabah olduğu gibi öperek evden ayrılmış.
diğer işçiler gibi bir bardak çayını içip işe koyulmuş.
her zaman yaptığı gibi birer birer toplamaya başlamış elmaları.
hafifçe esen rüzgarda sallanıyordu her bahar yaptığı gibi, ama içindeki huzursuzluk her geçen gün büyüyordu. çünkü biliyordu başına gelecekleri.
arkadaşlarının çocuklarını kaybedişini yaşlı gözlerle izlemişti. sıranın kendisine gelmesi an meselesiydi.
bakkala olan borcu yüzünden akşam eve hangi yoldan giderse bakkala karşılaşmayacağını düşünürken elmaları koparıp sepetine dolduruyordu.
mesai bitene kadar 3 dönümlük bahçedeki bütün elmaları toplayıp fabrikanın göderdiği kamyonlara yüklemeleri gerekiyordu.
işte gelmişlerdi, sıra artık ona gelmişti. çevresindeki arkadaşlarının çocuklarını acımasızca, tulumlu insanlar tarafından öldürülüyordu ve şimdi de bir tanesi merdivenle
ona doğru geliyordu
bu son ağaçtı... düşüncelere dalmış bir şekilde topluyordu elmları.
bunu da bitirdiğinde evine dönecek, fadimenin hazırladığı bir şeylerle karnını doyurup, her aksam yaptığı gibi tv karşısına kurulacaktı.
dayanılmaz bir acı...
tulumlu adam, haykırışlarına aldırmadan öldürüyordu yavrularını.
son çocuğunuda ondan koparmıştı işte...
artık daha fazla yaşamanın ne anlamı vardıki..
son ağaçta bitmişti. tek yapması gereken elmaları kamyonlara yüklemekti sonra da evinin yolunu tutacaktı.
yavruları bir kamyonun kasasında fabrikaya doğru götürülürken, içindeki boşluğu hiç bir şeyin dolduramayacağını biliyordu.
(elmaların başına neler geldiği farklı bir hikayenin konusu)
arakhna insanı bir cumartesi sabaha karşı tanıştı yeşil elmayla.
bırak yazarlar ne yaparsa yapsın
kalçanın sağ lobuna kelebekler tapsın
arakhna sana küserse sonsuza kadar yansın
kullanıp atmanın keyfi de ona kalsın
4 yorum:
sonra hoca demiş ki; ya tutarsa :D
aynı şeyleride kullandık bende bööle etki yapmadı elmalar
Böcek sen bunları bırak gel biz seninle bir gece sabaha kadar amuda kalkalım
ahhaha onu da yaparız bebegim
Yorum Gönder