26 Mayıs 2009 Salı

bir yol hikayesi

kimselerin bilmediği, bilenlerin de yazmadığı bir yerdeyiz: yukarı götikler köyü.
köyün adının yukarı götikler köyü olmasının sebebi elitist bir tavırdan ötürü değil, nehirin yukarı tarafından kalmasından kaynaklanıyor.
medeniyet götürüyoruz diye mahfettiğimiz yaylalardan, betonla doldurduğumuz sahil şeridinden geçerek gittim yukarı gotikler köyüne.
köye girdiğimde asırlık bir çınar karşıladı beni. yıllara meydan okurcasına, ne kadar küçük ve fani olduğumu yüzüme vururcasına dalgalanıyordu.
heybetli çınarın gölgesinde, şehir karmaşasından ve stresinden uzakta hala çocukluğunu yaşayabilen, pogo yapan çocukları görmek yüzüme imrenme dolu bir gülümse yerleşmesine neden oldu. yanlarına gidip sohbet etmek istediğimde ise olağanca poser ve siklemez tavırlarıyla beni görmezden geldiler. yüzümdeki gülümsemenin yerini dışlanmışlığın verdiği durgunluk aldı.
o andan sonra zaten seyahat aşkı, yeni insanlar tanıma hevesi falan kalmadı. tek derdim eve dönüp 2 bira içmek olmuştu ki öyle de yaptım zaten. sikerler.

1 yorum:

Sinan Sinanoğulları dedi ki...

işte o allaha mahsus.